Ana içeriğe atla

Mimari

Kaleler
Camiiler
Kiliseler
Medreseler
Türbeler
Köprüler
Hamamlar
Van Evleri
Kehrizler


KALELERİMİZ
VAN KALESİ
Van il merkezinin sınırları içerisinde olup, merkeze 5 km mesafede bulunmaktadır.
Van ovasındaki doğu-batı doğrultusunda uzanan kaya kütlesi üzerine kurulmuştur. Kayalık, 20-120 m arasında değişen genişlikte, 1800 m uzunluğunda ve 100 m. yüksekliğinde doğal bir kütleye sahiptir. Güneyden sarp ve dik, kuzeyden meyilli topografik bir özellik göstermektedir. Üç bölümlü kalenin kuzeydeki çıkış yolu, batıdan doğuya doğru hafif rampa şeklindedir.
Tuşpa adıyla uzun süre Urartu Devleti'nin başkentliğini yapan kale, Urartu kralı I. Sarduri tarafından M.Ö. 840-825 tarihleri arasında kurulmuştur.
Kalede Urartular'dan kalma Madır (Sardur) Burcu, Analı-Kız açık hava tapınağı, 1. Argişti, Kurucular, Menua ve II. Sarduri kaya mezarları, Bin Merdivenler ile ana kayaya oyulmuş sur duvar yatakları ve sur duvarları bulunmaktadır.
Kalede Urartular'dan sonra Osmanlı'ya kadar Pers yazıtı dışında herhangi bir kalıntı gelmemiştir. Doğu tarafindaki sur ve kuleler, kuzey batıya bakan kale giriş kapısı, tahkimat ve diger beden duvarları, Yukarı Kale, Süleyman Han Cami ve minaresi ile askeri amaçlı kerpiç ve taştan çeşitli yapılar, Osmanlı döneminden kalmadır. Tahkimatı sağlayan beden duvarları, burçlar ve kuleler moloz taş, kerpiç ile kesme taş malzeme ile yapılmıştır. Bu duvar ve tahkimatlar kuzeyden kalenin siluetini oluşturmaktadır.
Osmanlı döneminde kale tamamen askeri amaçlı olarak kullanılmıştır. Asıl şehir kalenin güneyinde kurulmuştur. Burası da surlarla çevrilmiş. 1915’ten sonraki tahrip olmuş haliyle günümüze ulaşmıştır.
CAVUŞTEPE KALESİ
Van'ın Gürpınar İlçesi’ne bağlı Çavuştepe Köyü’nde yer almaktadır. Van'a 25 km, Gürpınar ilçe merkezine 10 km mesafede, Van-Hakkari karayolunun hemen güney tarafında bulunmaktadır.
Bol Dağı silsilesinin batı ucunda kurulmuş olan kale, aşağı ve yukarı kalelerden oluşmaktadır. Kale, II. Sarduri tarafından M.Ö. 764-734 ta-rihleri arasında yaptırılmıştır. Kurucusuna izafeten kale, Sardur'un şehri anlamında "Sardurihinili" olarak adlandırılmaktadır. Burası İ.Ü. Edebiyat Fakültesi'nden Prof. Dr. Arif Erzen tarafından 1961-1986 yılları arasında yürütülen kazılar sonucunda ortaya çıkarılmıştır.
Yukarı kale, aşağı kaleden 30 m yükseğe kurulmuştur. İçerisinde Haldi tapınağı ile bir açık hava tapınağı bulunmaktadır. Etrafında iri blok taşlarla örülmüş surları mevcuttur.
Aşağı Kale, tepenin sırtında 800 m uzunluğunda bir alanı kaplamaktadır. İki tarafta uç kale yöntemiyle yapılmış surları dikkat çekmektedir. Düzgün kesilmiş kalker bloklarıyla inşa edilmiş surları, doğrudan ana kayaya oturmaktadır. Doğudan batıya doğru sıralanan ahır yapıları, depo binaları, tapınak, saray binaları ve sarnıçlardan oluşmaktadır. Tanrı İrmuşini adına inşa edilmiş tapınak üzerinde çivi yazılı kitabesi bulunmaktadır. Rizalitli kule tipli tapınaklar grubunda önemli bir yapıdır. Doğu tarafında kapısı ve bazalt taşlarından cephesi bulunmaktadır.
Kalenin diğer önemli yapılarını anakayaya oyulmuş sarnıçlar, saray ve depo binaları teşkil etmektedir.

HOŞAP KALESİ

Van'ın Gürpınar ilçesinde, Van-Hakkari karayolu üzerindeki Hoşap(Güzelsu)'da yer almaktadır. Hoşap, Van'a 60 km, Gürpınar ilçe merkezine ise 40 km uzaklıkta bulunmaktadır.
Hoşap Suyu’nun kuzeybatısında sarp ve dik bir kaya kütlesi üzerine kurulan kale, iç kale ile bunun kuzeyindeki dış kaleden oluşmaktadır.
Geçmişi itibariyle Urartu Devletine kadar uzanan kale, Osmanlı Devleti'ne tabi Mahmudi Beyleri'nin yaptırdığı şekliyle günümüze ulaşmıştır. İç ka¬le giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre Mahmudi Süleyman Bey tarafından, H. 1052 (1643) tarihinde yaptırılmıştır.
Dış kale surları arazinin yapısına göre şekillenmiş doğu, kuzey ve batıdan dolanan surlarla çevrelenmiştir. Doğu surları kısmen, batıdakiler ise büyük ölçüde yıkılmış durumdadır. Surları destekleyen burçlardan bazıları günümüze gelmiş, ayrıca doğu ve batıdaki kapıları tamamen yıkılmıştır. Dış kalenin ku¬zeydoğusunda bir gözetleme kulesi yer almaktadır. İçerisinde bugün bir cami kalıntısı ile köy evleri mevcuttur.
İç kale, güneyden sarp, kuzeyden eğimli bir kütle üzerine kurulmuştur. Kuzey, doğu ve batıdan kale beden duvarları, burç, ve kulelerle tahkim edilmiş, kuzeydoğuya ikinci bir tahkimat yapılmıştır.
Kaleye, kuzey tarafta, ortaya yakın bir yerde bulunan giriş burcuna açılmış bir kapı vasıtasıyla girilmektedir. Taç kapı şeklinde düzenlenmiş burcun batı cephesinde kitabe, kör pencere ve aslan kabartmaları belirli bir hareketlilik sağlamaktadır. Ayrıca orijinal demir kapı kanatları hala işlevini sürdürmektedir.
İçerisinde Mahmudi Sarayı olarak nitelenen kompleks yapılar yer almaktadır. Bunlar kalenin güney tarafında sıralanmaktadır. En üst ve doğu kesimde seyir köşkü, bunun hemen batısında harem ve en batı uçta da selamlık yer almaktadır. Mescid, zindan, fırın ve sarnıç iç kalenin diğer yapılarıdır.
XIX. yüzyıl ortalarında terkedilmiş olan kale, içerisindeki yapılarıyla günümüze büyük ölçüde sağlam olarak gelmiştir. Bu nedenle bölgenin dikkat çeken sembol yapılarından birisidir. 

AYANİS KALESİ

  Van'a 35 km. mesafedeki Ayanıs Köyü’nün kuzeybatısında bir tepe üzerine kurulmuştur. Doğu-batı doğrultusunda uzanan tepe, 150 m genişliğinde, 400 m uzunluğunda, Van Gölü'nden 250 m yüksekliktedir. Kale'de 1989'dan itibaren E.Ü. Ede¬biyat Fakültesi Önasya Arkeolojisi Bölümü'nden Prof. Dr. A. Çilingiroğlu başkanlığında bir ekip tara¬fından kazılar yürütülmektedir. Kazılar sonucu elde edilen mimari ve diğer küçük buluntular sayesinde kaleyi tanımlamak mümkün olmuştur. Bulunan çivi yazılı kitabesine göre, kale Argişti'nin oğlu Rusa tarafından M.Ö. 645-643 tarihleri arasında yaptırılmıştır. İki sur duvarıyla çevrelenmiş kalenin güneyinde giriş kapısı bulunmaktadır. Burada sur duvarları andezit taşı ile diğer kısımlarda kalker taşıyla örülmüştür. Üst kesimde payeli salon ve tapınak önemli bir yer tutmaktadır. Kapısı batıya bakan rizalitli tapı¬nak diğerleri ile benzer özellikler taşımaktadır. Güneybatı kesiminde ise, birbiri ile bağlantı içerisinde küplerin yer aldığı, çok sayıda depo binası bulunmuştur.Kale, mimarisi ve küçük buluntuları yanında Urartu tarihinin son safhalarını aydınlatması açısından önem taşımaktadır.
TOPRAKKALE
Van il merkezinin kuzeydoğusunda Zimzim dağları silsilesine bağlı kayalık bir tepe üzerinde yer almaktadır. Kuzey - güney doğrultusundaki 400 m uzunluğunda, 60-70 m genişliğinde ve 200 m yüksekliğinde bir kayalığa oturan kale, Van'a hakim konumdadır. Kale Urartu kralı II. Rusa tarafından M.Ö. 685-645 tarihleri arasında yaptırılmıştır. Burası Tuşpa'dan sonra Urartu Krallığı'nın ikinci idare merkezi durumundadır.
Kalede yabancı ve yerli araştırmacılar tarafın¬dan kazılar yapılmıştır. Özellikle yabancıların yaptığı kazılarda elde edilen buluntular yurt dışına kaçırılmıştır.
Mimari olarak kayaya oyulmuş bir sarnıç, açık hava tapınağı, kuzeydoğusunda Haldi tapınağı ve kerpiç duvar kalıntıları bulunmaktadır. Tapınak da yıkılmış olup, taşları etrafa dağılmış vaziyettedir.
Kale mimarisi yanında, çoğu yurtdışı müzelerinde bulunan fildişi ve madeni küçük eserleri ile dikkat çekmektedir.
AŞAĞI VE YUKARI ANZAF KALELERİ
Van'ın 10 km kuzeydoğusunda Van-Özalp karayolu yakınında yer almaktadır. Aşağı ve yukarı kalelerden oluşmaktadır. Her iki kale üzerinde 1991'den beri Prof. Dr. Oktay Belli tarafından kazılar yürütülmektedir.
Aşağı Kale, karayolunun hemen kuzeyinde Urmiye bölgesine giden askeri ve ticari yolu denetlemek üzere Urartu kralı İşpuini (M.Ö 850-810) tara¬fından yaptırılmıştır.
Dikdörtgen planlı kalenin etrafını kyklopik yöntemle yapılmış surlar çevrelemektedir.Duvarlar, iri taş blokları ile gerçekleştirilmiştir. Güney kesimi yol yapımı sırasında tahrip görmüştür. Giriş bu kesimden merdivenlerle sağlanmaktadır. İçerisinde önemli bir mimari kalıntı mevcut değildir.
Yukarı Kale, Aşağı Kale’nin 600-700 m güneyinde, yüksek bir kayalık tepe üzerine kurulmuştur. Burası Menua döneminde M.Ö. 810-786 tarihleri arasında yapılmıştır. Kalenin etrafı iri kalker blokları ile oluşturulmuş surlarla çevrilmiştir. Kale’nin iki girişi bulunmaktadır. Bunlardan güneydeki batı köşeye kaydırılmış ve kulelerle desteklenmiştir. Buradan tapınak ve saraya geçilmektedir. Diğeri kuzey tarafta olup, atölye ve depo binaları öteki mekanlara açılmaktadır. Tapınağın Tanrı Haldi adına yapılmış olduğu kitabesinden anlaşılmaktadır. Kalenin yaklaşık 150 m güneyinde aşağı şehrin temel kalıntıları mevcuttur. Yaklaşık 3 km2 lik bir alanı kaplayan şehir, Urartu sivil yerleşimini göstermesi açısından önemlidir.
DİĞER KALELER
Van ve çevresinde bunlardan başka küçüklü büyüklü bir çok kale daha bulunmaktadır. Bu kalelerden bir kısmı Urartu dönemine ait olup, diğerleri ortaçağ ve sonrasından kalmadır. Bunların başlıcalarını Aşağı ve Yukarı Zivistan Kalesi, Beyüzümü Kalesi, Çatak Kalesi, Hamurkesen (Zernek) Kalesi, Hişet Kalesi, Pizan (Örenkale) Kalesi, Kalecik, Zernaki Tepe Kalesi, Muradiye Kalesi, Albak (Başkale) Kalesi, Deliçay Kalesi, Yoncatepe Kalesi ve Müküs Kalesi teşkil etmektedir.


CAMİLERİMİZ

VAN ULU CAMİ
Eski Van şehrinde Tebriz Kapı ile İskele Kapı arasında yer almaktadır. Bugün oldukça harap olan yapıyı, 1913'deki W. Bachman'ın fotoğraf ve çizimleri ile 1970-1971 sezonlarında Prof. Dr. Oktay Aslanapa'nın yapmış olduğu kazılarda elde edilen buluntularla tanımak mümkün olmuştur. O. Aslanapa'nın Cami’yi 14. yüzyıl başlarına tarihlendirmesine karşın, tarihi sürece ve yapı hususiyetlerine baktığımızda Selçuklu devrinde yapılmış olduğu anlaşılmaktadır. 1571 tarihli Van vilayeti evkaf tahrir defterinde Cami-i Kebir'in Şah-i Ermen evkafından olduğunun belirtilmesi bunu teyid etmektedir. Bunların ışığında Ulu Cami’nin, Van Gölü çevresinde hakimiyet kuran Ahlatşahlar'dan I. Sökmen (1100-1112) veya II. Sökmen (1128-1185) zamanında yapılmış olduğu kabul edilmektedir. Dikdörtgen planlı cami, mihrap önü kubbeli ve çok destekli camiler grubuna girmektedir. Camiye kuzey duvarın batı köşesine açılmış bir taçkapıdan girilmektedir. Kuzey tarafına Osmanlı döneminde bir bölüm eklenmiştir. İç mekan, mihrap önünü örten mukarnaslı bir kubbe ile, bunu yanlardan çevreleyen çapraz tonozlarla örtülü bölümlerden oluşmaktadır. Günümüze kadar ulaşan minaresi kuzeybatı köşede yükselmektedir. Tuğladan silindirik gövdeli olup, şerefeden sonrası yıkılmıştır. Günümüze ulaşmasa bile, aslında, süsleme ve mimari özellikleri bakımından oldukça hususiyetli iç mekana sahip olduğu, eski resimlerden anlaşılmaktadır. Süslemeler, iç mekan duvarlarında, mihrap ve dış cephedeki taçkapıda yoğunlaşmıştır. Tuğla ve alçıdan yapılmış süslemeler geometrik, bitkisel ve yazı örneklerinden oluşmaktadır.

  


Bugün minaresi ile temel seviyesinde duvarları mevcut yapının Van'da Selçuklu izlerini göstermesi açısından önemi büyüktür.

SÜLEYMANHAN CAMİİ
Van Kalesi'nin üst kesiminde, yukarı stadelin batısında yer almaktadır. E. Çelebi'ye dayanarak K. Sultan Süleyman tarafından 1534 yılında tamir ettirildiği kabul edilmektedir. Minaresi Osmanlı'nın yöreye hakimiyetini gösteren sembol bir yapıdır. Cami, kare planlı olup, üzeri düz toprak dam örtülüdür. 1987-88 sezonunda Prof. Dr. Taner Tarhan tarafından kazılarak harimi ortaya çıkarılmıştır. Günümüze kıble duvarının bir bölümü ulaşmıştır. Caminin doğu cephesinde yer alan minare kare prizmal kaideli ve silindirik gövdelidir. Kaide ve gövdesi kesme taş malzemeden yapılmıştır. Minarenin şerefe korkulukları ve üst kesimi yıkılmış vaziyettedir. Van Kalesi'nin siluetini etkileyen önemli kalıntılardan birisidir.

GEVAŞ İZZEDDİN ŞİR CAMİİ
Cami, Gevaş'ın Hişet Mahallesi’nde bulunmaktadır. Üzerinde inşasına ilişkin herhangi bir kitabe bulunmamasına rağmen Van ve Hakkari Hakimi İzzettin Şir tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir. Genel olarak XIV-XV yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Yapı, kare planlı bir cami ile, bunun kuzey duvarına bitişik medreseden oluşmaktadır. Yapının batı cephesinin kuzey kesiminde yer alan bir taçkapıdan medrese avlusuna, buradan da ikinci bir kapı ile camiye geçilmektedir. Cami mihrap önü kubbeli ve iki sahınlıdır. Kuzeydeki sahınlar enine beşik tonozlarla örtülmüştür. Kubbenin iki yanındaki bölümler, dikine beşik tonozlu mekanlar olarak değerlendirilmiştir. Kıble duvarının ortasında beş kenarlı mihrap nişi yer almaktadır. Yapıda düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır. Batı cephenin ortasındaki minare, günümüzde eklenmiştir.

KIZIL MİNARELİ CAMİİ
Eski Van'ın doğusunda Tebrizkapı mahallesinde bulunmaktadır. Sinaniye Cami veya Tebriz Kapısı Camii olarak da adlandırılmaktadır. Bugünkü caminin minaresi Selçuklu döneminden, cami kısmı ise, Osmanlı devrinden kalmadır. Üzerinde kitabe bulunmadığından hangi tarihte yapıldığı belli değildir. Selçuklu devrinden kalma minare kare kaide üzerinde silindirik gövdeli olarak yükselmektedir. Kaide kısmı kesme taş, gövde kısmı tuğladan yapılmıştır. Gövde üzerinde geometrik geçmeli bir şerit dolanmaktadır. Bu şeridin alt ve üst kesimlerinde baçini olarak adlandırılan çini tabaklar yer almaktadır. Bu minarenin de üst kesimi yıkılmıştır. Sonradan yapılan cami enine dikdörtgen planlı olup, orta bölüm kubbe, yanlar beşik tonozlarla örtülmüştür. Camiden günümüze duvarların bir kısmı gelmiş ve üst örtü tamamen yıkılmıştır. Camiye kuzey cepheye açılmış bir kapıdan girilmektedir. Biri son cemaat yerinde, diğeri harimde olmak üzere iki mihrabı bulunmaktadır. Minare ve cami farklı dönemlere işaret etmektedir. Yalnız minare, Selçuklu devrinden önemli bir kalıntıdır.

HÜSREV PAŞA CAMİİ
Eski Van'ın Ortakapı Mahallesi’nde bulunmaktadır. Cami medrese, türbe ve imaretten oluşan bir külliye içerisinde yer almaktadır. Cami giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre, Van Beylerbeyi Köse Hüsrev Paşa tarafından 1567 tarihinde yaptırılmıştır. Mimar Sinan'ın eserleri arasında sayılmaktadır. Cami ve çevresinde Prof. Dr. A. Uluçam kazı ve restorasyon çalışmalarını yürütmüştür. Kare planlı, üzeri kubbeyle örtülü caminin kuzeyindeki beş gözlü son cemaat yeri yıkılmıştır. Harim, kalın duvarlar üzerine kubbeyle örtülmüştür. Yapının duvarlarında kesme taş, tromp ve kubbede tuğla malzeme kullanılmıştır. İç mekanda duvarları belli bir yüksekliğe kadar kaplayan çiniler günümüzde mevcut değildir. Kuzey cephede kemerli bir girinti içerisinde kapı açılmıştır. Kapının bulunduğu kuzey cephe ile diğer cepheler pencerelerle hareketlendirilmiştir. Minare ve dış cephelerde iki renkli kesme taş malzeme görülmektedir. Kuzey batı köşede yükselen kare kaideli silindirik gövdeli minarenin şerefe, petek ve külahı onarılmıştır. İç mekanda kıble duvarının ortasına yerleştirilmiş mihrap dikkat çekmektedir. Kalker taşından düzgün bir işçilik gösteren dikdörtgen görünüşlü mihrap, üç dilimli kemerle taçlandırmış, beş kenarlı ve mukarnas kavsaralı nişe sahiptir. Mihrabın yüzeylerinde çeşitli geometrik süslemeler bulunmaktadır. Ancak mihrap, 1992 yılında define arayıcıları tarafından tahrip edilmiştir. Ayrıca caminin içini süsleyen kalemişi ve çinilerden çok az kalmıştır.

KAYA CELEBİ CAMİİ
Eski Van'ın Ortakapı Mahallesi’nde surlara yakın bir yerde bulunmaktadır. Vakfiyesine göre Kaya Çelebi Zade Koçi Bey tarafından 1660 tarihinde yapımına başlanmış, ancak Koçi Bey'in idam edilmesi üzerine 1663 yılında, Cem Dedemoğlu Mehmet Bey tamamlatmıştır. 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yapmış olduğu onarımlardan sonra, ibadete açılmıştır. Cami, kare planlı ve tek kubbeli harim ile kuzeyindeki beş gözlü son cemaat yerinden oluşmaktadır. Kuzey batı köşede minaresi bulunmaktadır. İki renkli kesme taşlarla inşa edilmiş olan caminin cepheleri, değişik formlarda pencerelerle hareketlendirilmiştir. Ayrıca kuzey cephenin ortasına camiye giriş sağlayan kapı yerleştirilmiştir. Bu cephedeki kapı ve pencerelerde bitkisel ve geometrik süslemeler yer almaktadır. Caminin içerisinde kıble duvarına yerleştirilmiş mihrab önemlidir. Düzgün kalker taşlarıyla gerçekleştirilmiş mihrap, mukarnaslı bir bordürle çerçevelenmiş, kareye yakın dikdörtgen görünüşlüdür. Geniş bir yüzey ortasında üç dilimli kemerle taçlandırılmış beş kenarlı ve mukarnas kavsaralı mihrap nişi bulunmaktadır. Mihrap, geometrik ve bitkisel süslemeleriyle önem taşımaktadır. Minaresi ise, kare kaideli ve silindirik gövdelidir. Şerefeden sonra kısa bir petek ve külahla son bulmaktadır. Osmanlı devrinin önemli yapılarından birini teşkil etmektedir. Eski Van'ın ibadete açık tek camisidir.

HAMURKESEN CAMİİ
Gürpınar İlçesi’ne bağlı, Hamurkesen Köyü'nün içerisinde, kalenin doğu tarafında yer almak¬tadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre, Seyyid Muhammed tarafından 1122 (1710) tarihinde yaptırılmıştır. Kare planlı, tek kubbeli bir harimden oluşmaktadır. Yıkılan kubbesi son yıllarda Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yeniden yaptırılmıştır. Düzgün kesme taş malzeme kullanılan yapıda sadece kuzey cephe taçkapıyla hareketlendirilmiştir. İçerisinde herhangi bir süslemeye yer verilmemiş olup, mihrap yarım daire planlı bir niş şeklindedir.
  HORHOR CAMİİ
Eski Van'ın Horhor bahçelerine ya¬kın bir yerinde yer almaktadır. Kitabesi ve vakfiyesi bulunmadığından hangi tarihte ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Mimari özelliklerine bakarak XVIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Cami enine dikdörtgen planlı olup, güney ve doğu duvarları günümüze ulaşmıştır. Kıble duvarının ortasına yerleştirilmiş caminin taş mihrabı önemlidir. Dışa taşıntılı mihrap, dikdörtgen görünüşlü, istiridye yivli kavsara ile sonlanan beş kenarlı niş şeklindedir. Mukarnaslı bir tepeliği bulunmaktadır. Üzerinde kök boyalarla yapılmış kalemişi süslemeler mevcuttur.
ABBASAĞA CAMİİ
Eski Van'ın kuzeybatı tarafında, Horhor Camii ile Ulu Cami arasında yer almaktadır. Kitabesi bulunmadığından kim tarafından ve hangi tarihte yaptırıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak mimari durumuna bakarak XVIII-XIX. yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Enine dikdörtgen planlı caminin duvarları sağlam olup, üst örtüsü yıkılmıştır. Duvarlar altta taş, üstte kerpiçle yapılmıştır. Harime kuzey cephenin ortasına açılmış bir kapıdan girilmektedir. Giriş ekseninde, kıble duvarının ortasına yerleştirilmiş yarım daire planlı bir niş şeklinde mihrap bulunmaktadır. 


Kiliseler
AKDAMAR KİLİSESİ
Gevaş İlçesi’nin sınırları dahindeki Akdamar Adası'nda yer almaktadır. Adanın güneydoğusuna kurulmuş olan kilise, Kutsal Haç adına Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından 915-921 yılları arasında Keşiş Manuel'e yaptırılmıştır. Kilisenin kuzeydoğusundaki şapel 1296-1336 tarihlerinde; batısındaki jamaton 1763 tarihinde; güneyindeki çan kulesi 18. yüzyıl sonlarında ilave edilmiştir. Kuzeyindeki şapelin ise, tarihi bilinmemektedir. İlk yapıldığında saray kilisesi olan yapı, sonradan manastır kilisesine dönüştürülmüştür. 2007 yılında geçirmiş olduğu restorasyon sonucunda Anıt Müze olarak hizmete girmiştir.
Kilise, mimarisi yanında dış cephelerindeki figürlü taş plastiği ile dikkat çekmektedir. Plan bakımından merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca biçimli haç plana sahiptir. Orta mekan yüksek kasnaklı, içten kubbe, dıştan piramidal külahla örtülüdür. Kubbenin yüksek tutulması kilisedeki dikey etkiyi açıkça ortaya koy maktadır.
Kiliseye batı ve güneyden birer kapı vasıtasıyla girilmektedir. Kilisenin çevresi daha sonraki dönemlerde ilave edilen yapılarla kuşatılmıştır.
Kilisenin figürlü repertuarı oldukça zengindir. Bunun yanında İncil ve Tevrat'tan alınmış çeşitli sahneler bulunmaktadır. Yunus Peygamber’in denize atılması, Hz. Meryem ve kucağında İsa, Adem ile Havva'nın Cennet'ten kovulması, Hz. Davut ile Kral Goliat'ın mücadelesi, Samson Filistinli ikilisi, ateşte üç ibrani genci, Aslan ininde Daniel sahneleri bunların başlıcalarıdır. Batı cephede Kral Gagik'i kilise maketini sunarken gösteren bir sahne yer almaktadır. Dört yöndeki alınlıklarda İncil yazarları boydan tasvir edilmiştir. Bunlardan başka cephenin alt ve üst kesimlerinde, asma sarmaşığından oluşan kuşaklar dolanmaktadır. Bu kuşakların içlerinde çeşitli dünyevi sahneler işlenmiştir. Av sahneleri, çesitli hayvanlar, güreşçiler ve sarayla ilgili bir çok sahneye yer verilmiştir. Ayrıca doğu cephenin tam ortasında asma sarmaşığı bordürünün içerisinde Abbasi Halifesi Muktedir başı haleli, bağdaş kurmuş vaziyette bir elinde kadeh, diğer elinde üzüm tutar vaziyette, tasvir edilmiştir.
Dini ve dünyevi sahnelerden başka, hayvan figürleri yönünden de bir çesitlilik göze çarpmaktadır. Aralarda serbest biçimde, asma sarmaşıkları içerisin¬de ve çatıların alt kesimlerinde bu zengin hayvan figürlerini görmek mümkündür.
Manastır topluluğunun tarihi IX. yüzyıla kadar inmektedir. Daha sonra 1462'de yenilenen kilise, 1703'teki depremde zarar gördüğünden 1712-1720 tarihleri arasında tekrar onarım geçirmiştir.
Kilise, doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen bir alana oturmaktadır. Ortadaki merkezi kubbe, batıdan iki serbest ayak ve doğudan apsis duvarına dayanan dört yöndeki kemerlerle taşınmaktadır. Doğudaki ap¬sis beş köşeli olup, iki yanında hücreler bulunmaktadır. Batı taraftaki haç kolunu örten kubbe ise, kaburgalı olarak düzenlenmiştir. Merkezi kubbe dışa yüksek kasnaklı piramidal bir külah şeklinde yansımıştır. Batı ve kuzey cepheye açılmış iki kapı vasıtasıyla giriş sağlanmaktadır. Bunlardan batıdaki portal şeklinde bir düzenleme göstermektedir. Kesme taş malzeme kilisenin tamamında kullanılmıştır.
Batı tarafına eklenen jamaton ise, kare planlı ve dokuz bölümlü olarak düzenlenmiştir. Bölümlerin üzeri aynalı çapraz tonozlarla örtülmüştür.
Batı cephesindeki dışa taşıntılı girişin üzeri çan kulesi olarak tertip edilmiştir. Alttaki kapı mukarnas kavsaralarıdır. Bu kısımda da yer yer iki renkli düzgün kesme taş malzeme görülmektedir.
Kilisenin içerisini de günümüzde büyük ölçüde bozulmuş olan freskler süslemektedir. Bu fresklerde genel olarak Hz. İsa ile ilgili konular işlenmiştir.
Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilen yapıda, dış cepheleri süsleyen mimari plastik, kiliseye etkin bir görünüm kazandırmaktadır. Abbasi yoluyla Orta Asya Türk sanatı etkilerini de üzerinde barındırması önemini arttırmaktadır.

  ÇARPANAK KİLİSESİKilisenin bulunduğu ada, Van merkeze baglı Dibekdüzü Köyü mevkiindedir. Adanın kuzey tarafında kurulmuş olan Ctouts manastır kompleksi St. Jean'a atfedilen bir kilise ile batısındaki jamaton ve kuzeydoğusundaki şapelden meydana gelmektedir.

ADIR KİLİSESİ

Ada, Van merkeze bağlı Yaylıkaya Köyü Döşeme Mezrası sınırları içerisinde yer almaktadır. Adanın güney tarafında kurulmuş olan Lim Manastırı; St. Georges kilisesi, St. Sion şapeli, jamaton ve diğer binalardan meydana gelmiştir. Günümüzde St. Georges Kilise'nin büyük bir kısmı yıkılmış olup, jamaton ve şapel mevcuttur.
Manastır 1305 yılında yapılmıştır. Daha sonra 1621 yılında Aziz Georges Kilisesi, 1766 yılında ise, jamaton ve şapel eklenmiştir. Bugün yıkılmış olan kilisenin eski çizimlerden haç planlı olduğu görülmektedir. Batı tarafında sağlam kalan jamaton kare planlı ve dokuz bölümlüdür.
Her bir bölümün üzeri kubbelerle örtülüdür. Bu kısım ve yıkılmış olan kilise bölümünde düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır. Batı cephesinde iki sıra mukarnas dizisiyle oluşturulmuş sivri kemerli kapı, belirli bir hareketlilik sağlamaktadır.

YEDİ KİLİSE
Erek Dağı'nın eteklerinde kurulmuş olan bu manastır, bugün Van Merkeze baglı, Yukarı Bakraçlı Köyü’nde yer almaktadır.
Tamamı Warak Wank Manastırı olarak adlandırılan yapı, aslında anıldığı gibi yedi adet kilise olmayıp iki grup halinde beş kilise, kiliseye eklenen bir Jamatun, bir kütüphane ve bir çan kulesinden oluşmaktadır. Manastırı teşkil eden kiliselerin en eskisi St. Sophia kilisesidir. 8. yüzyılda inşa edilmiş olup, sadece apsisi mevcuttur. İkincisi bunun kuzey duvarına bitişik inşa edilmiş ve günümüzde yıkık olan St. John Kilisesi’dir. Bu ikisi yapıların birinci grubunu teşkil etmektedir.
Günümüze kadar ulaşan ikinci grup yapıların çekirdeğini 1003-1021 tarihleri arasında inşa edilen Kutsal Meryem Ana Kilisesi oluşturmaktadır. Dıştan doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen planlı yapı, içten dörtlü yonca yaprağı planlı olarak yapılmıştır. Merkezi planlı kilisenin kubbesi yıkılmış vaziyettedir. İç mekanı dört yöne açılmış, yarım daire planlı nişlerle, köşelere yerleştirilmiş odalar oluşturmaktadır. Buraya, sonradan eklenen jamatondan geçilen batı cephenin ortasındaki bir portalle girilmektedir. Kapı dıştan içe doğru kademelenme yapan çeşitli silme ve bordürlerle çerçevelenmiştir. Çerçeve, sivri kemerli olarak kapıyı kuşatmaktadır. Burası zengin bir süsleme anlayışı ile tertip edilmiştir. Mukarnaslar, rumiler, haç motifleri ve kaval silmeler bu hareketliliği arttırıcı unsurlardır.
Kilisenin batısına 1648 yılında eklenmiş olan jamaton kare planlı ve dokuz bölümlüdür. Sivri kemerlerle birbirinden ayrılmış bölümlerin herbiri kubbeyle örtülmüştür. Bununla batı cephesinde yer alan portal dikkat çekicidir. Kapı sivri kemer formunda mukarnaslı, kaval ve oluk silmelerle teşkil edilmiştir. Ortasında basık kemerli bir kapı açıklığı mevcuttur. Ayrıca jamaton içerisinde duvar ve payeler fresklerle süslenmiştir.
Kilise ve jamatonda düzgün kesme taş malzeme, portallerde mermer, örtüde tuğla, içerisindeki niş ve diğer mimari unsurlarda iki renkli taşlar kullanılmıştır.
Bu grubun bir diğer yapısı ise günümüzde yıkılmış bulunan St. Seal şapelidir. Kutsal Meryem Ana kilisesinin kuzeybatısına bitişik olarak yapılmış ve kiliseden bir koridorla geçilmekteydi.
Jamatonun kuzeyindeki Kutsal Haç Kilisesi, 1817'de eklenmiştir. Doğu-batı doğrultusunda uzanan tek nefli bir yapıdır. Malzeme olarak kaba yonu taşlar kullanılmıştır.
Diğer bir yapı ise, jamatonun güney duvarına 1849 yılında eklenmiş olan St. Sion Kilisesi’dir. Bu da dikdörtgen planlı ve tek bölümdür. Üzeri doğu-batı doğrultusunda uzanan beşik tonozla örtülüdür. Duvarları iki sıra tuğla bir sıra taşla oluşan örgüyle gerçekleştirilmiştir.
Jamatonun batısına eklenen çan kulesinin alt kısmı üç gözlü revak şeklinde düzenlenmiştir. Bunun üzerindeki çan kulesi yıkılmıştır. Ortadaki iki sütunun başlıkları dikkat çekmektedir. İki yandan duvarlarla kapatılmış üç gözün üzerleri beşik tonoz örtülü¬dür.
ALBAYRAK ST. BARTHOLOMEUS KİLİSESİ
Başkale İlçesi’ne bağlı Albayrak Köyü’nde bulunmaktadır. Büyük Zap Vadisi’ne bakan bir tepe üzerine kurulmuş olan kilise ve jamaton aynı tarihte yapılmıştır. Mimari ve süsleme özelliklerine bakarak 13.-14. yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Yapı daha sonra 1647-1655, 1760 ve 1877'de kapsamlı onarımlar geçirmiştir. Günümüze ulaşan şekil 17-19. yüzyıllardan kalmadır.
Doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen bir alana oturmaktadır. Doğudaki kilise ile batıdaki jamaton bütün olarak ele alınmıştır. Batı cephenin ortasında anıtsal bir giriş yer almaktadır.
Üstten sivri kemerli bir alınlıkla vurgulanmış olan portal, dikdörtgen çerçeve içerisinde, köşelerden sütuncelerle sınırlandırılmış, sivri kemerli bir girinti teşkil etmektedir. Bunun ortasında basık ke¬merli kapı açıklığı bulunmaktadır.
Asıl portal girintisinin alınlık kısmında iki süvarinin mücadelesi kabartma olarak verilmiştir. Üstteki alınlıkta ise, tanrı ve melekler tasvir edilmiştir. Tanrı, altı meleğin taşıdığı bir tahtta oturur vaziyette verilmiştir.
Ayrıca Tanrı’nın omuzlarında güvercinler, ayaklarının altında aslan figürleri bulunmaktadır.Kare planlı jamaton, yanlardan karşılıkla atılmış dört kemer üzerine oturan çapraz tonozla örtülmüştür. Kemerler dışındaki örtü günümüzde yıkılmış durumdadır. Buradan bir kapı vasıtasıyla geçilen Kili¬se, merkezi kubbeli ve haç planlıdır. Doğudaki apsis beş kemerli olup, yanlarında papaz hücreleri yer almaktadır. Merkezi kubbe ve haç kollarının örtüleri yıkılmış olup, dıştan yüksek bir kasnak ve konik bir külahla vurgulandığı eski resimlerden anlaşılmaktadır.
Yapının tamamında düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır. Kiliseyle jamaton kısmının bütün olarak ele alınması yanında, batı cephedeki portalde yer alan figürlü plastik, yapının önemli yanlarını oluşturmaktadır.

YANAL (SORADİR)KİLİSESİ

Başkale'nin Yanal Köyü’nde bulunmaktadır. St. Ejmiacin adına yapılan kilise, 7.-9. yüzyıllara tarihlendirilmektedir.
Merkezi kubbeli, dörtlü yonca yaprağı planlıdır. Doğu ve batı kolları daha uzun tutulmuş kilisenin, orta mekanı karşılıklı ikişer kemerin kesişmesiyle oluşturulmuş kaburgalı bir kubbeyle örtülmüştür. Kubbe dışa, köşeleri pahlanmış kare biçiminde yüksekçe bir kasnakla yansıtılmıştır. Kilisenin kolları, içten yarım daire planlı, doğudaki apsis yuvarlağı ile batıdaki kol daha uzun tutulmuştur. Batıdaki kolun ortasına sivri kemerli bir kapı açılmıştır. Kuzey ve güneydeki kollar dışa beş kenarlı olarak yansıtılmıştır. Doğudaki kol, yanlarındaki hücreleriyle daha geniş bir cephe oluşturmaktadır. Hafif kırmızımtırak düzgün kesme taşlar yapıda kullanılmıştır.
DİĞER KİLİSELER
Van ve ilçelerinde bunlardan başka günümüze ulaşan bir çok kilise ve manastır yapısı mevcuttur. Eski Van'da Çifte Kilise; Erciş'te Salmanağa Kilisesi; Muradiye'de St. Etienne Kilisesi; Gevaş’ta Kırmızı Kilise, St. Tomas Manastırı ve Deveboynu Manastırı; Bahçesaray’da Aparank Manastırı, Dire Gele (St. Georges Kilisesi), St. Jacgues Kilisesi ve Andzghousts Kilisesi; Çatak’ta Elmalı Kilisesi ile Ziv, Hişet, Hiris ve Aşağı Hiris Kiliseleri; Gürpınar’da St. Merinos Kilisesi bunların başlıcalarıdır.

HÜSREV PAŞA MEDRESESİ
Eski Van'da Hüsrev Paşa Külliyesi içerisinde, caminin kuzey tarafında yer almaktadır. Medrese'nin cami ile aynı tarihte yani 1567 yılında yapıldığı kabul edilmektedir.
Oldukça harap durumda olan medrese, 1996 yılında Prof. Dr. Abdusselam Uluçam başkanlığında başlatılan bazı kazı ve restorasyon çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Avlunun etrafında ters U biçiminde sıralanan 16 medrese odalarından meydana gelmiştir. Birisi kuzey tarafta, diğer ikisi batı kanadın güney ve kuzey köşelerinde olmak üzere avluya girişi sağlayan bölümler yer almaktadır. Moloz taşlarla inşa edilmiş kare planlı medrese hücrelerinin üzeri kubbeyle örtülmüştür. Güneybatıdaki kapı, Paşa Kapısı olarak adlandırılmaktadır. Medrese odaları kare planlı ve üzerleri kubbeyle örtülüdür. Ayrıca güneybatı köşeye, caminin hizasına dershane yapılmıştır. Medrese odalarının önünde bugün yıkılmış olan ahşap revak kısımları ve avlunun ortasında bir şadırvan bulunmaktadır. Tamamında moloz taş malzeme kullanılmış olup, üst örtüleri ve duvarların büyük bir kısmı yıkılmış vaziyettedir.
HOŞAF HASAN BEY MEDRESESİ
Van'dan Hoşap'a girişte, yolun hemen kuzeyinde yer al¬maktadır. İnşa kitabesine göre, Mahmudi Hasan Bey tarafından 1563 yılında yaptırılmıştır. Avlulu, iki kanatlı medreseler grubundaki yapının güneyinde dışa beş kenarlı taşıntı yapan mescit kısmı yer almaktadır. Güneybatı köşesine türbe eklenmiştir.
Asimetrik planlı medresenin batısında üç, doğusunda beş oda yer almaktadır. Bu odaların üzerle¬ri beşik tonozla örtülü olup, dıştan düz toprak dam kaplıdır. Avludan birer kapıyla girilen odaların dışa açılan mazgal pencereleri mevcuttur. Cephelerinde düzgün kesme taş, iç kısımlarında ise, moloz taş malzeme görülmektedir. Süsleme unsuru bulunmamaktadır.
HOŞAF EVLİYA BEY MEDRESESİ
Hoşap'ın güneydoğusundaki Gevirhan Mezarlığı'nda bulunmaktadır. Mahmudi Evliya Bey tarafından XVII. yüzyılın 3. çeyreğinde yaptırılmıştır.
Avlunun doğu ve batısında sıralanan medrese odaları, güneydeki sekizgen mescit ile bunun doğu¬sundaki iki odadan meydana gelmiştir. Batıdaki üç oda dikdörtgen planlı ve beşik tonoz örtülüdür. Doğudaki üç odanın üst örtüleri yıkılmıştır. Tamamında moloz taş malzeme kullanılmış olup, süslemeye yer verilmemiştir.
PİZAN HÜSREV BEY MEDRESESİ
Başkale'nin Pizan (Örenkale) Köyü’nde bulunan medrese, kitabesine göre Hüsrev Bey tarafından 1653 tarihinde yaptırılmıştır.
Kuzeydoğu - güneybatı istikametinde kareye yakın dikdörtgen planlı yapı; avlulu, iki katlı ve iki kanatlı medreseler grubuna girmektedir. Revaklı avlunun gerisinde güneydoğu tarafta dört, kuzeybatıda ise üç oda yer almaktadır. Alt ve üst katlarda oda sayısı aynıdır. Kuzeybatı kanadın alt katındaki büyükçe mekan, mescid olarak düzenlenmiştir. Bunun güney tarafına verev biçimde mihrap nişi yerleştirilmiştir. Kuzeydoğu cepheye açılmış, sivri kemerli bir girinti içerisindeki kapıdan avluya girilmektedir. Kapı üzerinde kitabesi bulunmaktadır. Yapıda moloz taş malzeme görülmektedir. Herhangi bir süsleme mevcut değildir.
BAHCESARAY MİR HASAN VELİ MEDRESESİ
Bahçesaray'ın girişinde mezarlık içerisinde bulunan medrese, Mir Hasan Veli tarafından XVI. yüzyıl içerisinde yaptırılmıştır. Biri 1737, diğeri 1858 olmak üzere iki onarım kitabesi bulunmaktadır.
Yapının günümüze zemin kat hücreleri gelebilmiş, diğer kısımlar temel seviyesine kadar yıkılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen bir alana oturan medreseye güney cephenin ortasına açılmış kapıdan girilmekte¬dir. Ortada bir giriş holü, bunun iki yanında büyükçe birer oda olduğu tahmin edilmektedir. Kuzeyde ise, dikdörtgen planlı, üzerleri beşik tonoz örtülü beş oda sıralanmaktadır. Bunlardan ortadaki üç tanesi sağlamdır. Kalan izlerden iki katlı olduğu anlaşılan yapı, moloz taş malzeme ile inşa edilmiştir.
GEVAŞ İZZETTİN ŞİR MEDRESESİ
Hişet Mahallesi’nde XIV-XV. yüyıllara tarihlenen camiinin kuzey tarafına sonradan eklenmiştir. Avlunun üç yanında ters U biçiminde dolanan med¬rese odaları sıralanmaktadır. Medresenin batı cephesi dışa taşıntı yapmaktadır. Buraya açılmış fazla derin olmayan bir taç kapıdan giriş eyvanı vasıtasıyla avluya geçilmektedir. Avlunun etrafında sıralanan odalar farklı ebatlarda olup, hepsi beşik tonoz örtülüdür. Kesme taş malzeme kullanılan yapıda, süslemeye yer verilmemiştir.
Batı cephedeki kapı, köşelerden sütuncelerle sınırlandırılmış sivri kemerli bir girinti içerisinde yer almaktadır. Basık kemerli açıklığın üzeri, iki taraftan yelpaze bingilerle daralan üçgen bir kavsara şeklinde düzenlenmiştir. Ortasına iki satırlık kitabe yerleştirilmiştir. Kitabe oldukça tahrip görmüş ve okunamayacak duruma gelmiştir. Kapı, yapının süsleyici unsurlarını üzerinde barındıran en önemli kısmıdır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarımı yapılmış olup, günümüzde sağlam vaziyettedir.

GEVAŞ HALİME HATUN KÜMBETİ
Gevaş İlçesi’ndeki Selçuklu Mezarlığı'nın doğu tarafında bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre Melik İzzeddin tarafından 1335 tarihinde, kızı Halime Hatun için yaptırılmıştır. Ustası Ahlatlı Pehlivan oğlu Esed'dir.
İki katlı inşa edilmiş kümbetin cenazeliği kare planlı olup, doğudaki kapısına merdivenle inilmektedir. Köşeleri pahlanmış kare kaide üzerine onikigen gövdeli olarak yapılmıştır. Üstten piramidal bir külahla örtülmüş kümbet, düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Gövdenin kuzeyindeki cepheye taç kapı, diğer üç yöne pencereler açılmıştır. Aralardaki yüzeyleri üçgen nişler hareketlendirmektedir. Tüm cephelerde şeritler halinde ve madalyonlar şeklinde bitkisel, geometrik ve yazılardan oluşan süslemelere yer verilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
ERCİŞ ANONİM (ZORTUL) KÜMBETİ
Erciş'in Zortul Köyü yakınlarında tarlaların içerisinde yer almaktadır. Kitabesi olmadığından kim ta¬rafından ve kimin adına yapıldığı belli değildir. XV. yüzyıl. başlarında Karakoyunlular'dan önemli bir şahsiyet için inşa edildiği tahmin edilmektedir.
İki katlı kümbetin kare kaidesi ve bunun üzerinde onikigen gövdesi mecuttur. Üzeri piramidal bir külahla örtülmüştür. Gövdenin kuzey tarafına kapı, diğer yönlere pencereler açılmıştır. Aralarda kalan yüzeyler üçgen nişlerle hareketlendirilmiştir. Kümbet, üzerindeki figürlü bezemeleri ile dikkat çekmektedir. Çift başlı kartal, aslan ve kuş figürleri yer almaktadır. Bunlar yanında bitkisel benzemeler ve külahın altında yazı kuşağı bulunmaktadır.
ERCİŞ KADEM PAŞA HATUN KÜMBETİ
Erciş’in çıkışında yolun kenarında yer alan kümbet, kitabesine göre, 1458 yılında Karakoyunlu¬lar'dan Cihan Şah zamanında Büyük Emir Rüstem Bey tarafından Emir Yar Ali, Şah Mustafa, Şah Sevik, Şah Ali ve anneleri Kadem Paşa Hatun için yaptırılmıştır.
İki katlı, onikigen gövdeli ve piramidal külahlı kümbet düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş¬tir. Kuzey cepheye sivri kemer formunda çerçeve içerisine kapı yerleştirilmiştir. Aralardaki yüzeylere üçgen nişler, diğer ana yönlere pencereler açılmıştır. Günümüzde sağlam durumdadır.

HÜSREV PAŞA KÜMBETİ
Eski Van'da Hüsrev Paşa Külliyesi içerisinde yer almaktadır. Cami doğu cephesinin güney tarafında bulunmaktadır. Hüsrev Paşa'nın 1588'de ölümü üzerine Mardinli Mimar Abdullah oğlu Şaban'a yaptırılmıştır. 1992 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü ta¬rafından onarılmıştır.
Tek katlı olarak düzenlenmiş kümbet, içten ve dıştan altıgen planlıdır. Üzeri piramidal bir külahla örtülüdür. Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edil¬miş kümbetin cepheleri, üç dilimli kemer alınlıklı kapı ve pencerelerle hareketlendirilmiştir. Kuzeydoğu yüzeyinin önünde bulunan iki sütunla taşınan kubbeli giriş kısmı yıkılmıştır. Yüzeylerinde çeşitli bitkisel ve geometrik süslemeler bulunmaktadır.
HOŞAB HASAN BEY TÜRBESİ
Hasan Bey Medresesi’nin güneybatı köşesine 1585 yılında, medresenin bir odası kaldırılmak suretiyle, mescit kısmına bitişik olarak inşa edilmiştir. Hasan Bey'in Tebriz'de şehit düşmesi üzerine naaşı Hoşap'a getirilerek bu türbeye gömülmüştür.
Medresenin avlusuna açılan bir kapı ile girilen türbe, tek katlı kare planlı ve üzeri kubbe ile örtülü¬dür. Günümüzde üst örtüsü tamamen yıkılmıştır. Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş türbenin güney ve batı cephelerine açılmış pencereleri bulunmaktadır. Ayrıca bunların kenarlarında geometrik süslemeler yer alır.
HOŞAB SÜLEYMAN BEY KÜMBETİ
Hoşap'da Gevirhan Mezarlığı'nın güneydoğusunda bulunmaktadır. Kaleyi yaptıran Süleyman Bey tarafından XVII. yüzyıl ortalarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Eğimli bir arazide kurulmuş yapı, kuzeyden kare bir kaide ile yükseltilmiştir. Tek katlı, dıştan sekizgen, içten daire planlı kümbet, düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Üst örtüyü teşkil eden dıştaki külahın tamamı, içteki kubbenin ise, yarısına yakın kısmı yıkılmıştır. Kuzey cephedeki kapı, dıştan mukarnaslı içten geometrik geçmeli bir çerçeve içerisine alınmıştır. Sivri kemer alınlıklı bir düzenleme göstermektedir. Diğer üç yöne farklı formlarda pencereler açılmıştır.
ÇALDIRAN KÜBİK KÖYÜ KÜMBETLERİ
Çaldıran İlçesi’ne bağlı Kübik Köyü’nün 5 km. uzağında mezarlık içerisinde bulunmaktadır. Kitabesi bulunmayan yapıların XVII. yüzyıl, ortalarında inşa edildikleri tahmin edilmektedir.
Kuzey ve güneyde birbirine yakın yapılmış tek katlı, iki kümbetten kuzeydeki sekizgen, güneydeki dokuzgen gövdelidir. Dış kaplamaları sökülmüş kümbetler, oldukça harap vaziyettedir.

BAŞKALE PİZAN(Örenkale) TÜRBELERİ
Pizan'ın kuzey yamacında yanyana iki türbeden oluşmaktadır. Aşağı Türbe ve Yukarı Türbe ola¬rak adlandırılmaktadır. XVII. yüzyıl ortalarında inşa edilmiş olan türbeler, tek katlı kare planlı, üzerleri kubbe ile örtülüdür. Her iki türbe, düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş olup, içlerinde kime ait oldukları mezartaşlarıyla belirlenmiş olan mezarlar bulunmaktadır. Özellikle Aşağı Türbe’de Pizan Beyleri'ne ait mezarlar bulunmaktadır.
ESKİ VAN İKİZ KÜMBETLER
Eski Van sur duvarları dışında Kaya Çelebi Camisi'nin güneybatısında Orta Kapı Mezarlığı'nın içe¬risinde yer almaktadır. Kümbetlerden biri 1789 yılında ölen Van Beylerbeyi Teymur Paşa'ya, diğeri 1796 yılında ölen kardeşi Ahmet Paşa'ya aittir.
Her ikisi de sekiz sütunla oluşturulmuş, baldeken tarzda inşa edilmiştir. Sekizgen bir kaideye oturan sütunlar sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Üzerleri sivri kemerlere oturan piramidal birer külahla örtülmüştür. Yapıların zeminleri taşa döşeli olup, sanduka yoktur. 1992 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarımları yapılmıştır.
ABDURRAHMAN BABA KÜMBETİ
Van Kalesi'nin kuzeydoğusunda, Analı Kız açık hava tapınağının altında yer almaktadır. Caminin kuzeybatı köşesindeki kümbetin XIX. yüzyılın ilk yarısında yapıldığı tahmin edilmektedir. Tek katlı, sekizgen gövdeli piramidal külahlıdır. Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş yapı, son yıllarda cami ile birlikte yenilenmiştir. Manevi şahsına hürmeten Van'ın önemli ziyaret yerlerinden birini teşkil etmektedir.
GALİP PAŞA KÜMBETİ
Abdurrahman Gazi Kümbeti'nin hemen yanında yer almaktadır. XIX.yy'da yapıldığı tahmin edilen yapı, Galip Paşa adına yapılmıştır. Diğerine göre daha küçük tutulmuş, tek katlı sekizgen gövde¬li ve piramidal külahlıdır. Düzgün kesmetaş malzemeyle inşa edilmiş olup, sadedir.



MEDRESELER


HÜSREV PAŞA MEDRESESİ
Eski Van'da Hüsrev Paşa Külliyesi içerisinde, caminin kuzey tarafında yer almaktadır. Medrese'nin cami ile aynı tarihte yani 1567 yılında yapıldığı kabul edilmektedir.
Oldukça harap durumda olan medrese, 1996 yılında Prof. Dr. Abdusselam Uluçam başkanlığında başlatılan bazı kazı ve restorasyon çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılmıştır. Avlunun etrafında ters U biçiminde sıralanan 16 medrese odalarından meydana gelmiştir. Birisi kuzey tarafta, diğer ikisi batı kanadın güney ve kuzey köşelerinde olmak üzere avluya girişi sağlayan bölümler yer almaktadır. Moloz taşlarla inşa edilmiş kare planlı medrese hücrelerinin üzeri kubbeyle örtülmüştür. Güneybatıdaki kapı, Paşa Kapısı olarak adlandırılmaktadır. Medrese odaları kare planlı ve üzerleri kubbeyle örtülüdür. Ayrıca güneybatı köşeye, caminin hizasına dershane yapılmıştır. Medrese odalarının önünde bugün yıkılmış olan ahşap revak kısımları ve avlunun ortasında bir şadırvan bulunmaktadır. Tamamında moloz taş malzeme kullanılmış olup, üst örtüleri ve duvarların büyük bir kısmı yıkılmış vaziyettedir.
HOŞAF HASAN BEY MEDRESESİ
Van'dan Hoşap'a girişte, yolun hemen kuzeyinde yer al¬maktadır. İnşa kitabesine göre, Mahmudi Hasan Bey tarafından 1563 yılında yaptırılmıştır. Avlulu, iki kanatlı medreseler grubundaki yapının güneyinde dışa beş kenarlı taşıntı yapan mescit kısmı yer almaktadır. Güneybatı köşesine türbe eklenmiştir.
Asimetrik planlı medresenin batısında üç, doğusunda beş oda yer almaktadır. Bu odaların üzerle¬ri beşik tonozla örtülü olup, dıştan düz toprak dam kaplıdır. Avludan birer kapıyla girilen odaların dışa açılan mazgal pencereleri mevcuttur. Cephelerinde düzgün kesme taş, iç kısımlarında ise, moloz taş malzeme görülmektedir. Süsleme unsuru bulunmamaktadır.
HOŞAF EVLİYA BEY MEDRESESİ
Hoşap'ın güneydoğusundaki Gevirhan Mezarlığı'nda bulunmaktadır. Mahmudi Evliya Bey tarafından XVII. yüzyılın 3. çeyreğinde yaptırılmıştır.
Avlunun doğu ve batısında sıralanan medrese odaları, güneydeki sekizgen mescit ile bunun doğu¬sundaki iki odadan meydana gelmiştir. Batıdaki üç oda dikdörtgen planlı ve beşik tonoz örtülüdür. Doğudaki üç odanın üst örtüleri yıkılmıştır. Tamamında moloz taş malzeme kullanılmış olup, süslemeye yer verilmemiştir.
PİZAN HÜSREV BEY MEDRESESİ
Başkale'nin Pizan (Örenkale) Köyü’nde bulunan medrese, kitabesine göre Hüsrev Bey tarafından 1653 tarihinde yaptırılmıştır.
Kuzeydoğu - güneybatı istikametinde kareye yakın dikdörtgen planlı yapı; avlulu, iki katlı ve iki kanatlı medreseler grubuna girmektedir. Revaklı avlunun gerisinde güneydoğu tarafta dört, kuzeybatıda ise üç oda yer almaktadır. Alt ve üst katlarda oda sayısı aynıdır. Kuzeybatı kanadın alt katındaki büyükçe mekan, mescid olarak düzenlenmiştir. Bunun güney tarafına verev biçimde mihrap nişi yerleştirilmiştir. Kuzeydoğu cepheye açılmış, sivri kemerli bir girinti içerisindeki kapıdan avluya girilmektedir. Kapı üzerinde kitabesi bulunmaktadır. Yapıda moloz taş malzeme görülmektedir. Herhangi bir süsleme mevcut değildir.
BAHCESARAY MİR HASAN VELİ MEDRESESİ
Bahçesaray'ın girişinde mezarlık içerisinde bulunan medrese, Mir Hasan Veli tarafından XVI. yüzyıl içerisinde yaptırılmıştır. Biri 1737, diğeri 1858 olmak üzere iki onarım kitabesi bulunmaktadır.
Yapının günümüze zemin kat hücreleri gelebilmiş, diğer kısımlar temel seviyesine kadar yıkılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen bir alana oturan medreseye güney cephenin ortasına açılmış kapıdan girilmekte¬dir. Ortada bir giriş holü, bunun iki yanında büyükçe birer oda olduğu tahmin edilmektedir. Kuzeyde ise, dikdörtgen planlı, üzerleri beşik tonoz örtülü beş oda sıralanmaktadır. Bunlardan ortadaki üç tanesi sağlamdır. Kalan izlerden iki katlı olduğu anlaşılan yapı, moloz taş malzeme ile inşa edilmiştir.
GEVAŞ İZZETTİN ŞİR MEDRESESİ
Hişet Mahallesi’nde XIV-XV. yüyıllara tarihlenen camiinin kuzey tarafına sonradan eklenmiştir. Avlunun üç yanında ters U biçiminde dolanan med¬rese odaları sıralanmaktadır. Medresenin batı cephesi dışa taşıntı yapmaktadır. Buraya açılmış fazla derin olmayan bir taç kapıdan giriş eyvanı vasıtasıyla avluya geçilmektedir. Avlunun etrafında sıralanan odalar farklı ebatlarda olup, hepsi beşik tonoz örtülüdür. Kesme taş malzeme kullanılan yapıda, süslemeye yer verilmemiştir.
Batı cephedeki kapı, köşelerden sütuncelerle sınırlandırılmış sivri kemerli bir girinti içerisinde yer almaktadır. Basık kemerli açıklığın üzeri, iki taraftan yelpaze bingilerle daralan üçgen bir kavsara şeklinde düzenlenmiştir. Ortasına iki satırlık kitabe yerleştirilmiştir. Kitabe oldukça tahrip görmüş ve okunamayacak duruma gelmiştir. Kapı, yapının süsleyici unsurlarını üzerinde barındıran en önemli kısmıdır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarımı yapılmış olup, günümüzde sağlam vaziyettedir.


 KÜMBETLER ve TÜRBELER


GEVAŞ HALİME HATUN KÜMBETİ
Gevaş İlçesi’ndeki Selçuklu Mezarlığı'nın doğu tarafında bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre Melik İzzeddin tarafından 1335 tarihinde, kızı Halime Hatun için yaptırılmıştır. Ustası Ahlatlı Pehlivan oğlu Esed'dir.
İki katlı inşa edilmiş kümbetin cenazeliği kare planlı olup, doğudaki kapısına merdivenle inilmektedir. Köşeleri pahlanmış kare kaide üzerine onikigen gövdeli olarak yapılmıştır. Üstten piramidal bir külahla örtülmüş kümbet, düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Gövdenin kuzeyindeki cepheye taç kapı, diğer üç yöne pencereler açılmıştır. Aralardaki yüzeyleri üçgen nişler hareketlendirmektedir. Tüm cephelerde şeritler halinde ve madalyonlar şeklinde bitkisel, geometrik ve yazılardan oluşan süslemelere yer verilmiştir. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
ERCİŞ ANONİM (ZORTUL) KÜMBETİ
Erciş'in Zortul Köyü yakınlarında tarlaların içerisinde yer almaktadır. Kitabesi olmadığından kim ta¬rafından ve kimin adına yapıldığı belli değildir. XV. yüzyıl. başlarında Karakoyunlular'dan önemli bir şahsiyet için inşa edildiği tahmin edilmektedir.
İki katlı kümbetin kare kaidesi ve bunun üzerinde onikigen gövdesi mecuttur. Üzeri piramidal bir külahla örtülmüştür. Gövdenin kuzey tarafına kapı, diğer yönlere pencereler açılmıştır. Aralarda kalan yüzeyler üçgen nişlerle hareketlendirilmiştir. Kümbet, üzerindeki figürlü bezemeleri ile dikkat çekmektedir. Çift başlı kartal, aslan ve kuş figürleri yer almaktadır. Bunlar yanında bitkisel benzemeler ve külahın altında yazı kuşağı bulunmaktadır.
ERCİŞ KADEM PAŞA HATUN KÜMBETİ
Erciş’in çıkışında yolun kenarında yer alan kümbet, kitabesine göre, 1458 yılında Karakoyunlu¬lar'dan Cihan Şah zamanında Büyük Emir Rüstem Bey tarafından Emir Yar Ali, Şah Mustafa, Şah Sevik, Şah Ali ve anneleri Kadem Paşa Hatun için yaptırılmıştır.
İki katlı, onikigen gövdeli ve piramidal külahlı kümbet düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş¬tir. Kuzey cepheye sivri kemer formunda çerçeve içerisine kapı yerleştirilmiştir. Aralardaki yüzeylere üçgen nişler, diğer ana yönlere pencereler açılmıştır. Günümüzde sağlam durumdadır.

HÜSREV PAŞA KÜMBETİ
Eski Van'da Hüsrev Paşa Külliyesi içerisinde yer almaktadır. Cami doğu cephesinin güney tarafında bulunmaktadır. Hüsrev Paşa'nın 1588'de ölümü üzerine Mardinli Mimar Abdullah oğlu Şaban'a yaptırılmıştır. 1992 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü ta¬rafından onarılmıştır.
Tek katlı olarak düzenlenmiş kümbet, içten ve dıştan altıgen planlıdır. Üzeri piramidal bir külahla örtülüdür. Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edil¬miş kümbetin cepheleri, üç dilimli kemer alınlıklı kapı ve pencerelerle hareketlendirilmiştir. Kuzeydoğu yüzeyinin önünde bulunan iki sütunla taşınan kubbeli giriş kısmı yıkılmıştır. Yüzeylerinde çeşitli bitkisel ve geometrik süslemeler bulunmaktadır.
HOŞAB HASAN BEY TÜRBESİ
Hasan Bey Medresesi’nin güneybatı köşesine 1585 yılında, medresenin bir odası kaldırılmak suretiyle, mescit kısmına bitişik olarak inşa edilmiştir. Hasan Bey'in Tebriz'de şehit düşmesi üzerine naaşı Hoşap'a getirilerek bu türbeye gömülmüştür.
Medresenin avlusuna açılan bir kapı ile girilen türbe, tek katlı kare planlı ve üzeri kubbe ile örtülü¬dür. Günümüzde üst örtüsü tamamen yıkılmıştır. Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş türbenin güney ve batı cephelerine açılmış pencereleri bulunmaktadır. Ayrıca bunların kenarlarında geometrik süslemeler yer alır.
HOŞAB SÜLEYMAN BEY KÜMBETİ
Hoşap'da Gevirhan Mezarlığı'nın güneydoğusunda bulunmaktadır. Kaleyi yaptıran Süleyman Bey tarafından XVII. yüzyıl ortalarında yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Eğimli bir arazide kurulmuş yapı, kuzeyden kare bir kaide ile yükseltilmiştir. Tek katlı, dıştan sekizgen, içten daire planlı kümbet, düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Üst örtüyü teşkil eden dıştaki külahın tamamı, içteki kubbenin ise, yarısına yakın kısmı yıkılmıştır. Kuzey cephedeki kapı, dıştan mukarnaslı içten geometrik geçmeli bir çerçeve içerisine alınmıştır. Sivri kemer alınlıklı bir düzenleme göstermektedir. Diğer üç yöne farklı formlarda pencereler açılmıştır.
ÇALDIRAN KÜBİK KÖYÜ KÜMBETLERİ
Çaldıran İlçesi’ne bağlı Kübik Köyü’nün 5 km. uzağında mezarlık içerisinde bulunmaktadır. Kitabesi bulunmayan yapıların XVII. yüzyıl, ortalarında inşa edildikleri tahmin edilmektedir.
Kuzey ve güneyde birbirine yakın yapılmış tek katlı, iki kümbetten kuzeydeki sekizgen, güneydeki dokuzgen gövdelidir. Dış kaplamaları sökülmüş kümbetler, oldukça harap vaziyettedir.

BAŞKALE PİZAN(Örenkale) TÜRBELERİ
Pizan'ın kuzey yamacında yanyana iki türbeden oluşmaktadır. Aşağı Türbe ve Yukarı Türbe ola¬rak adlandırılmaktadır. XVII. yüzyıl ortalarında inşa edilmiş olan türbeler, tek katlı kare planlı, üzerleri kubbe ile örtülüdür. Her iki türbe, düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş olup, içlerinde kime ait oldukları mezartaşlarıyla belirlenmiş olan mezarlar bulunmaktadır. Özellikle Aşağı Türbe’de Pizan Beyleri'ne ait mezarlar bulunmaktadır.
ESKİ VAN İKİZ KÜMBETLER
Eski Van sur duvarları dışında Kaya Çelebi Camisi'nin güneybatısında Orta Kapı Mezarlığı'nın içe¬risinde yer almaktadır. Kümbetlerden biri 1789 yılında ölen Van Beylerbeyi Teymur Paşa'ya, diğeri 1796 yılında ölen kardeşi Ahmet Paşa'ya aittir.
Her ikisi de sekiz sütunla oluşturulmuş, baldeken tarzda inşa edilmiştir. Sekizgen bir kaideye oturan sütunlar sivri kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Üzerleri sivri kemerlere oturan piramidal birer külahla örtülmüştür. Yapıların zeminleri taşa döşeli olup, sanduka yoktur. 1992 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarımları yapılmıştır.
ABDURRAHMAN BABA KÜMBETİ
Van Kalesi'nin kuzeydoğusunda, Analı Kız açık hava tapınağının altında yer almaktadır. Caminin kuzeybatı köşesindeki kümbetin XIX. yüzyılın ilk yarısında yapıldığı tahmin edilmektedir. Tek katlı, sekizgen gövdeli piramidal külahlıdır. Düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş yapı, son yıllarda cami ile birlikte yenilenmiştir. Manevi şahsına hürmeten Van'ın önemli ziyaret yerlerinden birini teşkil etmektedir.
GALİP PAŞA KÜMBETİ
Abdurrahman Gazi Kümbeti'nin hemen yanında yer almaktadır. XIX.yy'da yapıldığı tahmin edilen yapı, Galip Paşa adına yapılmıştır. Diğerine göre daha küçük tutulmuş, tek katlı sekizgen gövde¬li ve piramidal külahlıdır. Düzgün kesmetaş malzemeyle inşa edilmiş olup, sadedir.


 KÖPRÜLER


BEND-İ MAHİ KÖPRÜSÜ
Köprü, eski Erciş-Tebriz kervan yolu güzergahında, Bend-i Mahi Çayı üzerine kurulmuştur. İnşasına ilişkin kitabesi bulunmamasına rağmen, XIII. yüzyıl sonlarında İlhanlı Hükümdarları tarafından yaptırılmıştır. Çünkü İlhanlılar'ın Aladağ'ı yazlık ikametgah seçmeleri, Tebriz'den buraya geliş gidişlerde kullanmak üzere köprüyü yaptırdıklarını ortaya koymaktadır.
Güneybatı kuzeydoğu yönünde kurulmuş olan köprü iki gözlü, yolunun düz olduğu köprüler grubuna girmektedir. Gözler sivri kemerli birer açıklık şeklinde düzenlenmişlerdir. Köprünün kemer ve duvarlarında iki renkli düzgün kesme taş işçiliği görülmektedir. Aralara onarımlar sırasında moloz taş örgülü duvarlar yapılmıştır.Günümüzde ana yoldan ve yerleşim yerinden uzakta kalmıştır.
EVLİYA BEY KÖPRÜSÜ
Hoşap'ın merkezinde, bugünkü Van-Hakkari karayolunun hemen kuzeyinde kalmaktadır. Hosap Suyu’nun üzerinde, kalenin güney tarafında yer al¬maktadır. Mansab yönundeki iki kitabeden köprünün 1082 (1671)'de Evliya Bey tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
Suyun üzerinde kuzey-güney istikametinde uzanmakta olup, üç, gözlü, yolunun düz olduğu köprüler grubuna girmektedir. Sivri kemerli açıklık şek¬linde düzenlenmiş olan gözlerden ortadaki daha geniş tutulmuştur. Tamamında iki renkli düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır. Kitabeler, köprüdeki tek süsleyici unsuru teşkil etmektedir. Halen faal olan köprünün onarıma ihtiyacı bulunmaktadır.
ÇATAK KÖPRÜSÜ
Çatak’ın girişinde, ilçenin ortasından geçen çay üzerinde yer alan köprü, kuzeydoğu - güneybatı istikametinde uzanmaktadır. Köprünün üzerinde Ermenice kitabeler bulunmaktadır. Kitabeler çözümlenemediği için hangi tarihte ve kim tarafından yapıldığı bilinememektedir. Ancak XVII-XVIII. yüzyıllar içerisinde Osmanlı devrinde yapılmış olabilir.
HURKAN KÖPRÜSÜÇatak suyu üzerinde, Çatak - Narlı yol ayrımında bulunmaktadır. XVII-XVIII, yüzyıllara tarihlendirilmektedir.
Kuzeydoğu - güneybatı istikametinde uzanan köprü, tek gözlü yolunun eğimli olduğu köprüler grubuna girmektedir. Köprü gözü sivri kemerlidir. Kenarda tuğla, diğer taraflarda harçla tutturulmuş moloz taş malzeme kullanılmıştır. Kuzeydoğu tarafta bir oda yer almaktadır. 1998 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır. 
KIRMIZI KÖPRÜ
Bahçesaray-Hizan yolu üzerinde Müküs Çayı’na kurulmuş olan köprünün kesin yapım tarihi belli değildir. Yöredeki imar faaliyetlerine bakarak, XVI-XVII. yüzyıllarda yapılmış olabilir.
Doğu batı doğrultusunda uzanan köprü, tek gözlü yolunun eğimli olduğu köprüler grubuna girmektedir. Köprü tek gözü, sivri kemerli olup, tuğla malzeme ile gerçekleştirilmiştir. Köprünün iki yanında birer oda yer almaktadır. Duvarlar kaba yonu taşlarla örülmüştür. Köprü günümüzde sağlam ve kullanılır durumdadır.
ŞEYTAN KÖPRÜSÜ
Muradiye İlçesi’nde, Bendi Mahi Çayı üzerine kurulmuştur. Doğu - batı istikametinde uzanan köprü kayalıklara oturmaktadır. Köprünün etkileyici bir görünümü vardır. XIX. yüzyıl sonları XX. yüzyıl baslarında inşa edildiği kabul edilmektedir.
Tek gözlü, basık kemer açıklıklı, yolu düz olup, genelinde düzgün kesme taş, yer yer de moloz taş malzeme kullanılmıştır. Sağlam durumdadır.
ZERİL KÖPRÜSÜ
Çatak yakınlarındaki Zeril Suyu üzerinde kurulmuş olan köprünün kesin tarihi belli değildir. XVII-XVIII. yüzyıllarda yapılmış olabileceği tahmin edilmektedir. Ahlat taşından düzgün kesme taş malzemeyle inşa edilmiş köprü, tek gözlü ve yolu eğimlidir. Oldukça dik tutulmuş yolu saltaşları ile kaplanmıştır. Köprü gözü sivri kemerli olarak tertib edilmiştir. 1998’de Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından onarılmış olup, vadideki patika yolları birbirine bağlamaktadır. Günümüzde sağlam ve kullanılabilir bir köprüdür.

 HAMAMLAR

VAN ÇİFTE HAMAM
Eski Van'da birçok hamamdan bahsedilmesine karşın, günümüze sadece Çifte Hamam kalıntıları gelmiştir. Osmanlı devrinde yapılmış olmakla beraber, üzerinde yazıtı olmadığı için kesin tarihi belli değildir.
Tebrizkapı Mahallesi’nde kurulmuş olan hamam, kadın ve erkeklere mahsus iki bölümden oluşmaktadır. Güneydeki daha büyük tutulmuş bölümü erkeklere kuzeydeki kısmı kadınlara mahsustur. Yapının örtüleri yıkılmış, duvarları da büyük ölçüde tahrib görmüştür. Kubbe ile örtülü soğukluk kısımları, ılıklık, sıcaklık ve en doğuda da külhan bölümleri mevcuttur. Her ikisinin sıcaklık bölümleri 4 eyvanlı merkezi kubbeli bir plana sahiptir. Yapıda kesme taş, moloz taş ve tuğla kullanılmıştır.
HOŞAP İÇKALE HAMAMI
1643'te iç kale ile birlikte yapılmış olan hamam, seyir köşkünde yer almaktadır. Bey'e mahsus hamam, basit ve küçük ölçülerde soğukluk, sıcaklık ve külhandan oluşmaktadır. Soğukluk beşik tonoz, sıcaklık kısmı ise kubbeyle örtülmüştür. Günümüzde sıcaklığı örten kubbe yıkılmış vaziyettedir.


 GELENEKSEL VAN EVLERİ

Anadolu’nun hemen her bölgesinde değişik dönemlere ait ve çoğunlukla anonim mimari ile yöredeki yapı ustaları tarafından çeşitli tipte evler inşa edilmiştir. Ağır kış şartlarına maruz kalan Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki evler, iklim ve malzeme bakımından, Anadolu’nun diğer bölgelerindeki ev plan tiplerinden farklılık göstermektedir.
Van’da konut mimarisinin oluşumunda temel etkiler; coğrafi koşullar, örf, adet, malzeme ile yaşam tarzıdır.Van evleri bu özellikleri ile komşu Bitlis ve Erzurum evlerinden farklı olmakla birlikte, daha çok Orta Anadolu özellikle Konya ve çevresinin mimari yapı özelliklerini göstermektedir.
Bir ve iki katlı olarak geleneksel kerpiç malzeme ile inşa edilen evlerinin ilk örnekleri, tarihi Van Kalesi’nin güneyinde yer alan üç tarafı surlarla çevrili olan Eski Van Şehri’nde oluşmuştur. Eski Van Şehri’nde arazinin sınırlı olmasından dolayı evler bitişik nizamda inşa edilmiştir. Günümüz Van Şehri’nde ise her ev bağımsız olarak ayrık nizamda, bahçe, hayat ve sokak ilişkisi içinde düzenli olarak inşa edilmiştir. Anonim mimari tarzında mahalli ustalar tarafından inşa edilen Van evlerinin örtü sistemi düz damdır.
I.Dünya Savaşı’nın başlamasının ardından Van bölgesi 1915’te Ruslar tarafından işgal edilir. Ruslar ve Ermeniler bölgeden 1918’de çekilirken eski ve günümüz Van Şehri’nde bulunan tüm mimari yapıları yakıp yıkmışlardır. Günümüz Van Şehri’ndeki evlerin çoğu yeniden onarılarak bir kısmı günümüze ulaşmasına rağmen, Eski Van Şehri içindeki evlerin yıkıntıları günümüzde mevcut değildir. 1990 yılına kadar, günümüz Van Şehri’nde sayıları 20 olan tarihi Van evlerinin bugün ayakta kalanların sayısı dört adettir. Bu evlerde çeşitli fonksiyonel değişikler yapılarak günümüz şartlarına uygun hale getirilmiştir.
Ülkemizde özellikle 1940 yılından günümüze kadar geleneksel evlerin hızla yok olması karşısında, bir çok araştırmacı ve bilim adamı Anadolu’nun her köşesindeki geleneksel evleri inceleyerek belgelemiştir. Araştırmacılar tarafından incelenen geleneksel mimari örnekleri çeşitli tipolojilerde gruplandırılmıştır.
Van evinin tümü “İç Sofalı Plan Tipi” tipolojisi içerisinde yer almaktadır. Eski Van Şehri’ndeki evler, diğer yapılarla birlikte şehrin genel mimarisini oluşturur. Evler, tek ve iki katlı olarak bitişik nizamda düz damlı olarak kerpiç ana malzemesi ile inşa edilmiştir. 1918 yılından sonra günümüz Van Şehri’nde oluşan evler arazinin genişliğinden dolayı, Eski Van Şehri’ndeki evlerin aksine bağımsız olarak ayrık nizamda yapılmıştır. Her ev; bahçe, hayat, tandır evi, ahır, samanlık gibi tamamlayıcı bölümlerden oluşmakta, çevresi ihata(möhre) duvarı ile çevrelenmiştir.
Evlerin tamamlayıcı bölümlerinin durumu, fonksiyonel yapısı, büyüklüğü, kat adedi gibi unsurlar dikkate alındığında, Van evlerini “İç Sofalı Plan Tipi” olarak kendi arasında iki grupta değerlendirmek mümkündür.
TEK KATLI EVLER
İç Sofalı, İki Yüzlü, İkiden Fazla Odalı Plan Tipi
Cadde ya da sokaktan çift kanatlı ahşap bir kapı ile girilen iç sofanın her iki yanında ikiden fazla odanın bulunduğu tek katlı ev plan tipidir. Bu plan tipine sahip iki ev mevcuttur. Bunlar; Hamit Şen Evi ve Ambarcı Mehmet Efendi Evi’dir.
Hamit Şen Evi’nde yer alan sofanın iki yüzünde odalar ve servis bölümleri sıralanmıştır. Sofanın diğer ucundaki bir kapı yardımıyla bahçeye geçiş yapılmaktadır. Ambarcı Mehmet Efendi Evi’nde yer alan sofa aynı eksen üzerinde iki bölümden oluşmaktadır. Sofaların her iki yanında sıralanan odalar yer almaktadır. Arkadaki sofanın ucuna yerleştirilen bir kapı ile bahçe ve tandır evine geçiş sağlanmaktadır.
Bir katlı bu tür evler, Van da genellikle fakir aileler tarafından veya bağ evleri olarak kullanılmaktadır.
İç Sofalı, İki Yüzlü, İki Odalı Plan Tipi
Cadde ya da sokaktan çift kanatlı ahşap bir kapı ile girilen iç sofanın her iki yanında iki odanın bulunduğu tek katlı bir plan tipidir. Bu tür planda tandır evi, eve bitişik olarak inşa edilmiştir.
Bu planda olan tek ev Gazi Melül Abbas Biçer Evi’dir. Sofanın diğer ucunda yer alan bir kapı ile mutfağa girilir. Mutfağın doğusunda kiler, batısında ise mutfaktan daha düşük kotta olan tandır evi bulunur. Tandır evindeki bir kapı ile de bahçeye geçiş sağlanır.
Tek katlı tarihi Van evlerinde tandır evi eve bitişik, ahır, samanlık hela gibi bölümler ise genellikle evden ayrı inşa edilir.
İKİ KATLI EVLER
İç Sofalı, İki Yüzlü, İkiden Fazla Odalı, Köşksüz Plan Tipi
Bu tür evler, cadde ya da sokaktan çift kanatlı ahşap bir kapı ile girilen iç sofanın her iki yanında ikiden fazla odanın bulunduğu iki katlı, düz damlı, köşksüz plan tipine uygun bir düzenlemeye sahiptir.
Bu tür planlı evlerde, tandır evi bazen eve bitişik bazen de evden ayrı olarak planlanmıştır. İsmail Ödemiş Evi, Mustafa Sipahioğlu Evi, Polat Yörükoğlu Evi, Hamdi Dinler Evi, Mahmut Yörükoğlu Evi, Fahriye Abla Evi, Tufan Kaptaner Evi, İsmet Yörükoğlu Evi ve Abdulalem Arvas Evi bu plan tipi örnekleridir. İsmet Yörükoğlu Evi’nin giriş cephesinin ikinci katında bir balkon yer almaktadır. İç fonksiyonellikleri bakımından, iki yüzlü, ikiden fazla odalı, iç sofalı köşklü plana sahip evler ile aynı mimari özelliklere sahiptir. Giriş cepheleri oldukça yalındır.
Abdulalem Arvas Evi ve Polat Yörükoğlu Evlerinin alt ve üst katlarında aynı eksen üzerinde iki ayrı sofa ve merdiven yer alması haremlik ve selamlık bulunması aynı gruptaki diğer evlerden farklılık göstermektedir.
Bu evlerde birisi içeride, diğeri de dışarıda olmak üzere birbirine bitişik iki hela yer alır. Genellikle bahçede çalışanlar tarafından kullanılan dış hela bazı durumlarda evden bağımsız da yapılabilir. Mutfakta bir ocak ve birisi her gün diğeri de haftada bir yakılmak üzere iki tandır bulunur.
Fahriye Abla Evi, alt ve üst kattaki sofa bölümleri aynı gruptaki diğer evlerden farklı olarak, sokak yönünde yaklaşık 1.50 m. içerlek planda düzenlenmiştir.
İç Sofalı, İki Yüzlü, İkiden Fazla Odalı, Köşklü Plan Tipi
Bu tür evler cadde ya da sokaktan çift kanatlı, tokmaklı ahşap bir kapı ile girilen iç sofanın her iki yanında ikiden fazla odanın yer aldığı iki katlı, düz damlı, köşklü plan tipine sahiptir.
Zemin katındaki sofanın her iki yanında ikiden fazla odaları bulunur. Sofadaki bir kapı ile hela, mutfak, hol, banyo ve çaldan oluşan servis bölümüne geçilir. Sofada bulanan, tek kollu ahşap merdivenle üst kata çıkılır. Üst katta ortada bir sofa, sofanın yanlarında misafir odaları bulunur. Misafir odalarının bahçe ve sokak yönlerinde simetrik mazgal pencereler vardır. Tavanlar alt katta kirişlerle kaplı üst katta ise süslemelidir.
Cemal Efendi Evi, Hasan Hüseyin Can Evi, Abdullatif Saraçoğlu Evi, Niyazi Dayıoğlu Evi, Coşkun Yeğinaltay Evi, Mustafa Dilaver Evi ve Cihan Apaydın Evi bu tip ev örnekleri arasında yer almaktadır. Cemal Efendi Evi’nin üst kattaki sofası sokağa doğru köşk şeklinde, bahçeye doğru da balkon şeklinde çıkmalıdır. Coşkun Yeğinaltay Evi ve Hasan Hüseyin Can Evi’nin üst katındaki sofa bölümünde, cadde ve bahçe yönüne doğru iki köşk bulunmaktadır. Bu gruptaki evler diğer plan özellikleri bakımından iki katlı evler ile büyük benzerlik göstermektedir.
Bu tip evlerin giriş cepheleri diğer gruptaki evlere kıyasla süslemeli bir yapıya sahiptir. Bu evlerde tandır evi ve ahır bahçe içinde ve evden bağımsız olarak inşa edilir. Diğer evlerde olduğu gibi sokaktan bir kapı ile iç sofaya oradan diğer bir kapı ile ikinci sofaya geçilir. Sofanın yanlarında ön cephe tarafında oturma odaları, arka cephesinde ambar ve tandır evi, orta bölümünde ise mutfak, kiler ve hela bulunur. Her iki alt sofada da bulunan tek kollu ahşap merdivenlerle üst kata çıkılır. Üst kattaki sofaların yanlarında misafir odaları, oturma odaları, kiler, mutfak ve hela bulunur.
İç Sofalı, İki Yüzlü, İki Odalı, Köşklü Plan Tipi
Bu tür evler, cadde yada sokaktan çift kanatlı, tokmaklı ahşap bir kapı ile girilen iç sofanın her iki yanında iki odanın bulunduğu iki katlı, düz damlı, köşklü plan tipine uygun bir düzenlemeye sahiptir.
Zemin katın sofasının diğer ucundaki bir kapı yardımıyla servis bölümüne geçiş sağlanır. Servis bölümünde yer alan kapılardan biri ile avluya, diğeri ile de bahçeye çıkılır. Bu tür bir planlamaya sahip tek örnek Hilmi Gürler Evi’dir.
Tandır evi, bu tür evlerde bahçe içersinde evden ayrı inşa edilir.
CEPHE DÜZENLEMESİ
İncelenen geleneksel Van evlerinin ön cephesi, genel olarak Eski Van Şehri’ndeki evlerin ön cephe özelliklerini yansıtır. Evlerin giriş cephesi sokağa, yan cepheleri komşu binalara, arka cephesi ise bahçeye yöneliktir.
Van evlerinin özellikle giriş cephesi ev sahibinin sosyal, kültürel ve ekonomik durumunu belirleyen bir yapıya sahiptir. Van evlerinde giriş cephesi sokağa tamamen açıktır. Son derece yalın bir görünüm sergileyen cephelerden, yalnızca sokak cepheleri süsleme açısından hareketlidir. Cepheler zeminden 0.50 m. yüksekliğine kadar ön cephede kesme taş, yan cephelerde ise kabayonu taş ile yapılmıştır. Subasman ile kerpiç duvar arasına ahşap bir hatıl yerleştirilmiştir.
İki katlı evlerin giriş kapısının üzerinde üst kat sofa genişliğince, iki ahşap kirişle dışarıya yaklaşık 1.10 m. uzatılmış yörede "köşk" adı verilen ahşap cumba bölümü yer alır. Sokak yönünde yapılan bu köşklerle sofalar genişletilmiş, köşkün önünde yer alan pencerelere ilave olarak da yanlardan iki pencere ile aydınlatma artırılmıştır. Cemal Efendi Evi’nin köşk bölümünün ortasında ahşaptan yapılmış bir süsleme motifi rastlanan tek örnektir.
Bazı evlerin cepheleri saçaksız, bazılarında ise sadece ön ve arka cephe saçaklıdır. Düz dam üzerine yağan yağmur ve kar sularını tahliye etmek için saçak altında veya saçak hizasında ahşaptan yapılmış süslemeli çörtenler bulunur. Saçaklar da süslemeli ahşap alınlıklarla çevrelenir. Çift kanatlı giriş kapısının ve ön cephenin her iki köşesinde subasman seviyesinin üzerinde yaklaşık 0.40x0.60 m.lik kesme taşlarla veya tuğla ile yapılmış pervazlarla çevrelenmiş bölüm, Van evlerinin genel cephe mimari özelliğidir. Cephelerde alt ve üst kattaki simetrik düzenlemeye sahip olan pencerelerle elde edilen doluluk boşluk oranı estetik bir görünüm oluşmasına sebep olur.
Cephe pencereleri düz atkılıdır. Mustafa Dilaver Evi ile Hilmi Gürler Evi’nin ön giriş cephesindeki pencerelerinin çevresinde tuğla ile örülmüş süslemeler yer alır. Dikdörtgen, üçgen, sivri kemer, yuvarlak kemer ve düz şekilde sıralanan tuğla süslemeleri cepheleri hareketlendirmiştir. Pencere üzerlerinde yer alan yuvarlak ve sivri kemerle çevrelenmiş süslemeler içinde ay yıldızlı kabartmalar vardır. Alt kat pencerelerindeki demir parmaklıklar yörede çok kullanılan bir şekille süslendirilmiş olup, giriş kapısı üstü ve üst kat pencerelerindeki parmaklıklarda ise bitkisel motiflerin stilize edilmesiyle oluşan bezemeler yer almaktadır. Van evlerinin vazgeçilmez öğesi olan dibek taşı ön cephenin sağ veya solunda ya da arka bahçede bulunur. Dış cepheler çamur veya cas harcı ile sıvalıdır.
İki katlı Fahriye Abla Evi’nin ön cephesinin giriş bölümünün köşeleri pahlı bölüm, ahşap kirişlerin birleştiği yerde oyma tekniği ile yapılmış kurt ağzı motifleri yer alır.
Bu tür pahlı motifleri sokak başlarında inşa edilen evlerin köşelerinde de görmek mümkündür.


VAN’IN YER ALTI SU KANALLARI (KEHRİZLER)

Kehrizler tarihte ilk kez, Orta Asya’da “Kares” adıyla yer altında tesis edilmiştir. Orta Çağ da Çin’de başlayarak Anadolu’ya kadar uzanan tarihi İpek Yolu boyunca kervanların su ihtiyacını karşılamak üzere, belli aralıklarla çok sayıda kehrizlerin inşa edildiği bilinmektedir. Günümüzde Orta Asya’nın değişik bölgelerinde kehrizler kullanılmaktadır.
Tarihi İpek Yolu’nun kavşağında bulunan ve Orta Asya su geleneği esintisine uygun yapıda olan kehrizler Van ilinde inşa edilmiştir. Van’ın doğusunda bulunan Erek Dağı eteği ile Van Gölü kıyısı arasındaki yaklaşık 50.00 m.lik topoğrafik kot farkı Van’da kehriz yapılarının oluşmasına yardımcı olmuştur.
Kehrizler ülkemizde yalnızca Van Gölü Havzası(Van-Ahlat-Özalp-Saray) ve Şanlıurfa İli’nde görülmektedir. Şanlıurfa’da bulunan Eski Kehriz ve Yeni Kehriz ’den; Eski Kehriz’in debisi az olduğundan, şehir merkezine ulaşmadan tükenir. Yeni Kehriz ise şehrin kuzeybatısında bulunan Akça Köyü tepesinin eteklerinden ortaya çıkıp, şehir merkezindeki Su Meydanı’na kadar ulaştıktan sonra üç kola ayrılarak, çok sayıdaki çeşmenin su ihtiyacını sağlar.
Çöl ve çok sıcak iklim şartlarında, su kaybını önlemek amacıyla yapılan kehrizlerin, Van’da çok sayıda bulunması ilginçtir. Kehrizlerin tamamı toprak altında inşa olmaları ve büyük bölümünün günümüzde mevcut olmamasından dolayı plan topolojisini belirlememize yardımcı olmamaktadır. Van Şehir merkezinde sayıları 36 ile 48 arasında değişen kehrizlerden günümüzde güzergahları tarafımızca tespit edilenlerin sayısı 22 adettir. Şehir dışındaki Saray ilçesinde yarı akar durumda olan bir kehriz, Özalp ilçesinin merkezinde ve Aşağı Dönerdere ile Yukarı Dönerdere köylerindeki kehrizler ile Van şehir merkezinin Taşkonak (Kasrik) Köyü’ndeki kehrizlere ait kalıntılara rastlamak mümkündür. Kehrizlerin Van da ilk kez hangi dönemde inşa edildiği kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, Urartu döneminde inşa edildiğine dair görüşler vardır. Osmanlı döneminde Van’ın her türlü su ihtiyacının kehrizlerden karşılandığı bilinmektedir. Kehriz tesisleri özel kanallar yardımıyla yer altı sızma suları güzergahlar boyunca toplayarak, Van’ın değişik mahallerine ulaşır. Kehriz kanal uzunlukları, 5 ile 15 km, kanal derinlikleri 6 ile 20 m, debileri ise 15 ile 140 lt/sn arasında değişmektedir.
Kehrizler 1970’li yıllara kadar çıktığı yerde içme suyu olarak kullanılmış ve kanallar yardımıyla bahçe ve tarla sulama ihtiyacını karşılamıştır. Bunun yanı sıra ender su yapılarının seçtiği sokaklarda psikolojik olarak ses ve ferahlık etkisi; sosyolojik olarak ayak üstü sohbet ve dayanışma etkisi; şehircilik olarak güzellik ve temizlik etkisini yansıtır. Yakın zamana kadar işler durumda olan kehrizler bir çok cadde (Eski İskele Caddesi) ve sokağı söğüt ve kavak ağaçları ile birlikte donatarak, şehri süslemekteydi.
1980 yılına kadar günümüz Van Şehri içinde bulunan Zeki Adıgüzel Hamamı ile Soydan Hamamı’nın suları kehrizlerden temin edilirdi. Son zamanlara kadar kehriz suyunu kullanan kahvehanelerin, diğer kahvehanelere göre ayrıcalıklı olduğu, çaylarının Van halkı tarafından tercih edildiği bilinmektedir.
Kehrizlerin periyodik aylık ve yıllık bakım ve onarımları Osmanlı döneminde, vakıf ya da kenkan adı verilen özel görevli ekipler tarafından yapıldığı bilinmektedir. Cumhuriyet döneminde ise bu görev 1965 yılına karar Van Belediyesi tarafından işletilmiştir. Daha sonraki yıllarda ise kehrizlerin bakım ve onarım görevi D.S.İ. XVII. Bölge Müdürlüğünce yapılmıştır. Bu amaçla D.S.İ. bünyesinde kurulan “kenkan” ekipleri tarafından ildeki tüm kehrizlerin periyodik olarak bakım, temizlik ve onarım çalışmaları devam ettirilmiştir. Kenkan ekiplerinin tamamı 1985 yılında emekliye ayrılarak, D.S.İ. tarafından yeni kadro tahsis edilmemiştir. Günümüzde Tepebaşı Mahallesi’ndeki askeri alan içinde kalan Sofu ve Eski Yengi Kehrizleri’ne ait 99 adet kuyu ile birkaç yarı akar durumda olan kehrizin dışında diğer kehrizler işlemez durumdadır.
1960 yılına kadar günümüz Van Şehri’nin her türlü su ihtiyacının tamamı, 1980 yılına kadar ise Van Şehri’nin su ihtiyacının yarısına sağlayan kehrizler son 20 yıllık yoğun alt yapı çalışmalarının (yol, su, kanalizasyon, PTT gibi...) yanı sıra, yoğun imar çalışmaları ve kentin “Koruma amaçlı İmar Planının” hazırlanmamasından dolayı kehriz kanallarının büyük bir bölümünün çöküp işlemez hale gelmesine sebep olmuştur. Bu olumsuzluktan sivil mimarlık örneklerinden tarihi Van evlerinin tamamı, çok sayıda dükkan, pazar yeri, çarşılar, görsel değeri olan cadde ve sokaklardan hiçbir örnek günümüze ulaşamamıştır.
GÜNÜMÜZDE MEVCUT OLAN KERHİZLER
1. ESKİ-YENİ SOFUOĞLU KEHRİZİ
2. ESKİ YENGİ KEHRİZİ
3. ÇEVİKOĞLU KEHRİZİ
GÜNÜMÜZDE MEVCUT OLMAYAN KERHİZLER
1. KARAMEHMET KEHRİZİ
2. ÇAVUŞBAŞI KEHRİZİ
3. BÜYÜK KENDİRCİ KEHRİZİ
4.TAZE KEHRİZİ
5. VAKIF KEHRİZİ
6. KÖR KEHRİZ
7. ÇALIK KEHRİZİ
8. HACIBEKİR KEHRİZİ
9. EREK KEHRİZİ
10. İSHAK BEY KEHRİZİ
11. PEMBECİ MİRZA KEHRİZİ
12. HASAN BEY KEHRİZİ
13. DİLENCİ KEHRİZİ
14. AVSİKOĞLU KEHRİZİ
15. ŞENGÜLOĞLU KEHRİZİ
16. ASKERİ MEKTEP KEHRİZİ
17. HAMURKESEN KEHRİZİ
18. ERKESEK (HERKEREK) KEHRİZİ
19. YENİ KEHRİZ
20. HAMDİ BEY KEHRİZİ
KAYNAKLARDA İSMİ GEÇEN KEHRİZLER
Yukarıda adı geçen kehrizlerin dışında, kaynaklarda sadece ismi geçen kehrizler mevcuttur.
Bu kehrizlerin yeri, su verimliliği, kanal tipi, kanal uzunluğu gibi mimari ve teknik özellikleri hakkında bilgiler mevcut değildir.
1-Abı Samet Kehrizi
2-Akköprü Kehrizi
3-Galip Paşa Kehrizi
4-Gümrükçü Kehrizi
5-Hacı Mustafa Kehrizi
6-Hacı Numanoğlu Kehrizi
7-Hakkesen Kehrizi
8-Havşikoğlu Kehrizi
9-Kara Mehmet Kehrizi
10-Kemer Kehrizi
11-Küçük Kehriz
12-Mercimek Kehrizi
13-Şahbender Kehrizi
14-Sahak Bey Kehrizi









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arkadan Konuşanlara Sözler

Sayfa Açıklaması: Arkadan Konuşanlara Sözler, Arkadan Konuşanlara Sözler 2017, En Güzel Arkadan Konuşanlara Sözler, Arkadan Konuşanlara Sözler Kısa, Arkadan Konuşanlara Sözler Facebook, Yüzüne Gülüp Arkadan Konuşanlara Sözler, Arkadan Konuşanlara Kapak Sözler, Arkadan Konuşanlara Küfürlü Sözler, Arkadan Konuşanlara Sert Sözler. Günümüzde arkadan konuşmak normal bir şey miş gibi bir hal aldı.Oysaki birisinin arkasından konuşmak dinimizce de büyük günahlardan birisidir.Arkadaşının yada herhangi birisinin arkasından konuşup o kişinin hakkında yalan yanlış veya doğru olsa dahi arkadan konuşulması gıybet etmektedir.Dinimizin emrettiği ise ayıpları örtün örtün ki bizde sizin ayıplarınızı ahirette örtelim. diyor. Öyle karaktersiz insanlar var ki dedikodu da master yapmış ağzı durmadan koca gün göbeğini kaşıyıp onu bunu çekiştirir.İşte bu gibi insanlara bir çift söz yeterli olacaktır.Sizler için derin bir araştırma yaparak en anlamlı kapak arkadan konuşanlara sözleri bir araya getirdik. EN GÜZ

Şems-i Tebrizi Sözleri

                 Şems-i Tebrizi Sözleri  Güzel bir gülü güzel bir geceyi güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle geceyi gizemiyle dostu tüm derdiyle sevebilmektir. Önce sevgiyi anlayalım. Gençliğimde aradığımı yaşlılığımda buldum neylersin. Ya ben erken geldim ya sen geç kaldın vuslata neylersin. Kader! Sevmek bu kadar güzelse kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir. - Şems-i Tebrizi Yalnız kalırsan, yalnız olmadığını bil! Dertli isen, dermanın olduğunu bil! Hiçbir şeyin sahibiyim deme, emanetçi olduğunu bil!... Şems-i Tebrizi Berrak bir gönülden Kirli su akmaz Güzel bir ruhtan Kötü söz çıkmaz... Şems -i Tebrizi  Dostluk gül olmaktır; Yaprağı ile de, dikeni ile de...Şems-i Tebrizi Ey İnsan... Kafdağı kadar yüksekte olsan da kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma her şeyin bir hesabı var: Üzdüğün kadar üzülürsün. Bir saat düşünceye dalmak altmış yıl ibadetten hayırlıdır. - Şems -i Tebrizi  Ya tam açacaksın yüreğini, ya da hiç yeltenmeyeceksin! Grisi yoktur aşkın, ya

Ablaya Güzel Sözler

Sayfa Açıklaması:  Ablaya Güzel Sözler, Ablaya Güzel Sözler 2017, En Güzel Abla Sözleri, Ablaya Güzel Sözler Yeni, Ablalarımız İçin Güzel Sözler, Ablaya Güzel Anlamlı Sözler, Ablaya Komik Sözler, Ablaya Güzel Sözler Facebook. Hiç bir çıkar olmadan her daim size arka çıkacak düştüğünüzde yanınızda olup kötü gününüzde sizi yalnız bırakmıyor ise işte o kardeştir.Aynı ekmeyi bölüp yemiş, aynı suyu içmiş, birlikte aç kalmış, birlikte gülüp birlikte acıyı tatlıyı yaşamışızdır.Kardeş den başka ötesi var mı anne ve babamız hayattan göçüp gittiğinde birbirimize destek olabileceğimiz tek kişi kardeşlerimizdir, ablamızdır, abimizdir.Başımıza bir iş geldiğinde arayıpta yardım isteyebileceğimiz tek kişi kardeşimizdir.İşte kardeş bu kadar önemlidir.Her daim gerektiğinde arayıpta konuşabileceğimiz derdimizi anlatacağımız, en iyi dostumuzdur. Değerli okurlarımız için bu yazımızda Ablaya Güzel Sözler hazırladık.Eğer ablanıza güzel sözler söylemek isterseniz sizler için en güzel sözleri bir araya getird